Gerçeküstü bir durunda ve Kübik sanat akımının öncülerinden bir tanesi şeklinde bilinirliği bulunan ünlü ressamlardan Pablo Picasso’ya adanmış durumda bulunan bu müze, Malaga kentinde hiç bir şekilde kaçırılmaması gerekli en önemli yerlerden bir tanesidir. Picasso’nun pek çok farklı eşyasını görebilecek olduğunuz bu ev içerisinde, bir tane kitap dükkanının yanı sıra bir tane de kafe yer alıyor. Bu söz konusu müze kentteki en popüler ve de en harika yerlerden bir tanesi desek yanlış olmaz. Dünya çapında üne sahip ressamın 1881 ila 1884 senelerinin arasında bu ev içerisinde yaşamını sürdürmüş olduğunu da düşününce bu müzeyi görmemek çok büyük bir hata olur desek yanlış olmaz. Müze içerisinde ana serginin haricinde pek çok kültürel etkinlikleri de bulmanız olanaklı.
Roma-Katolik kilisesi olarak öne çıkmış olan Malaga Katedrali, inşası çok uzun seneler boyunca devam etmiş ve en son halini de 1782 senesi içerisinde alabilmiş. Rönesans ile alakalı izleri görebilecek olduğunuz bu 84 metrelik uzunluğu bulunan katedrali de listenize kesinlikle ilave etmenizi öneririz. Özellikle de tarihi durumdaki yapıların yanı sıra kiliselere bir merakınız bulunuyorsa. Katedralin iç mimarisine şöyle bir bakıldığında ise, Barok stil tarzındaki mimari ile birlikte Afrika tarzındaki mimarinin izlerini görebilmektesiniz. Güney kulesi halen tamamlanamamış durumda bulunan bu söz konusu katedral ”La Manquita” ismiyle yani türkçe de ”Tek Kollu Kadın” şeklinde biliniyor. Katedralin iç kısmında 16. ile 19. yüzyıllar arasında yer alan döneme ait dini resimlerin yanı sıra heykelleri ve de el yazmaları görmeniz olanaklı.