İç bölümde yer alan Kastro köyü ise dağlara tam olarak 450 metrelik yüksekte inşa edilmiş. Yerleşme yerleri, korsan baskınlarından korunabilmenin çok bir yolu olarak kıyı bölgesinden gözükmemekteydi.
Kastro ise, 15. yüzyıl döneminde burada yetiştirilmiş olan Genoan kalesi için isimlendirilmiştir. Bunların tamamı da en üstte yer alan kale duvarları haricinde ortadan tamamen kaybolmuş. 20. yüzyıl döneminin başlarında, köylüler, kıyı bölgesinde ya da Limenaria’da yer alan çinko kurşun madenleri üzerinde iş bulmak amacıyla bu zorlu ortamdan vazgeçmiş oldular. Böylelikle de onlarca seneden beri Kastro, 1960’lı senelerden başlayıp evleri restore edilene dek terk edilmiş.
Eski Kale içerisinde burda yaşamını sürdüren halkın kemiklerinin bir yığın halde toplanmış olduğunu da görebilmektesiniz.
Theologos isimli ufak yayla köyü ise, seyrek bir durumdaki bitki örtüsüne sahip yamaçlar arasında tamamen oyuk bir yer ve ”geleneksel yerleşim” yeri şeklinde listelenmiş en harika köylerden bir tanesidir. Osmanlı dönemi içerisinde yüzlerce sene boyunca burası adanın idari merkezi olarak kullanılmış.
Geleneksel durumdaki bir yerleşme ise köyün Makedon tarzındaki taş evlerinin korunması konusuna yardımcı olmuş bulundu. Bunlar ise, yamaçların kenar bölümleri boyunca paralel bir şekile uzanmakta olan ana yollardan dallanma gösteren parke taşı yollarının üstündedir. Köyde yer alan tavernaların yanında bir folklor müzesi yer alıyor ve bu dağlık ortamın yakın kısmında tarihi kireç fırınlarının yanı sıra zeytin değirmenleri de bulunuyor